B-tipi hapishaneye hoşgeldiniz!

16 Haziran 2010 Çarşamba

Günümüzde Geçerli Olan Korku Ütopyaları 2- David Cronenbergle Kişisel Ütopyalar





















David Cronenberg denince aslında akla ilk gelen film Scanners ve Scanners akla gelince anımsanan şeyler patlayan kafalar kan ve bir çok canlı ve iğrenç doku. Ama bu kadar sert plastik makyaj kullanmış olması dikkat çekmek istemesinden ya da filmin içeriksizliği yüzünden filmi kurtarmak değil. Bu kadar plastik makyaj, bu kadar öfke demek fimlerini ne kadar duygu yoğunluğuyla yaptığını gösterir. Bu yüzden David Cronenberg'in sinemasını çok severim.

David Cronenberg'in filmleri hep çok şiddet, hep çok cinsellik içerir ve çok yoğundur bu yüzden çok tepki çekmiştir. Mesela "The Brood" adlı filminde küçük cinsiyetsiz cücelerin genç bir bayan öğretmenin kafasına defalarca balyozla vurup öldürmesi -hem de öğrencilerinin önünde- hiç hoş karşılanmadı. Kadın düşmanı olarak lanse edildi. Kadın düşmanı olup olmamasının bir yana çok şiddet içeriyordu. Zaten David Cronenberg o dönemlerde karısından ayrılmıştı, belki de bu film de ona karşı olan hislerini ifade etmişti. Ayrıca "Crash" adlı filmi aşırı cinsellik içeren sahneler yüzünden yasaklanmaya çalıştı. Peki Cronenberg'in filmlerinde genel olarak neler içermektedir?
Cronenberg'in filmlerinde çoğunlukla bilimsel ve teknolojik gelişmelerin insan hayatını nasıl etkilediğini anlatıyor ( Özellikle eXistenz ve Videdrome). Çok itici bir şekilde anlatıyor, filmlerinin
sonları hep müthiş bir şekilde bitiyor mesela Videodrome'daki Max karakteri; Arzuları ve yaşamıyla boğulan ve kendi kanalından insanlara arzular satan bir adam. Filmin sonunda intahar etmesş ise bana bir kelebeğin kozadan çıkmasını hatırlatıyor ,"Yaşasın yeni ten." demek Max'in kelebeğe dönüşüp, yediği ve yaşadığı şeylerin önüne geçmesidir. "The Shivers" adlı filminde
insanların kurtuluşunu bir apartmanın içinde ele alıyor. İnsanlar afrodizyak parazitler sayesinde iletişimsizliği aşıyorlar. Ama bu filmlerin müthiş sonları olsa bile her zaman film boyunca umutsuzluk içeriyor. Cronenberg'in filmlerinde yeni bir organın peydah olması yeniliklerin garipliğini içerir, bu şekilde David Cronenberg naziresini yapar. Sinema onun oyun tahtasıdır ve hep o yolunmak istenen bir yönetmendir. Son dönemlerde yaptığı iyi film sayısının azalmasına rağmen ben onun hiç bir filminin ölmeyeceğine inanıyorum ve yine ben onun sinemasına inanıyorum. O asla ölmeyecek çünkü değişim binlerce yıl sonra yine devam edicek ve yine yeni gelen eskiye göre iğrenç olucak ve zahmetli. David Cronenberg'ten daha iyi filmler beklemek üzere ben gidiyorum.

Nam-ı Diğer Ozan! Meyveli ağacı taşlarlar ta ki meyve kalmayana kadar.
( Bu yazıyı yazarken Lost in Bazar dinledim ve derin bir nefes aldım.)
AYRICA, LÜTFEN BU FİLMLERİ İZLEYİN! NE DEMEK İSTEDİĞİMİ O ZAMAN ANLARSINIZ.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder